*‘Beyaz Toros’lar Kıbrıs’tayken... Kutlu ADALI’yı katleden Türk Gladio’sunu unutma Unutturma!*Red. 10.7.2016Bundan tam 20 yıl önceydi... 6 Temmuz 1996 akşamı, Kıbrıslı Gazeteci Kutlu Adalı, evinin önünde vurularak katledildi. Kıbrıs gazetecilerin, sendikacıların ve muhaliflerin öldürülmesine yabancı değildir gerçi. Sosyalist sendikacılar Derviş Ali Kavazoğlu ve Kostas Michaulis, gazeteci Fazıl Önder, Ahmet Yahya, Ayhan Hikmet ve Ahmet Gürkan yalnızca birkaç örnektir. Ne de olsa Kıbrıs, Özel Harp Dairesi’nin patronu Sabri Yirmibeşoğlu’nun “mukavemeti artırmak için cami bile yaktık” dediği yerdir! Müze soygununun sırrıAma Kutlu Adalı’nın hikâyesi biraz daha farklı. Kıbrıs’ın ilk aydın kuşağından olan Adalı, önceleri Rauf Denktaş’la çalışırken sonradan muhalefete başlayarak Kıbrıslılık tezi üzerinden iki toplumun bir arada yaşamasını savunan bir gazeteci.Onun sonunu hazırlayan Yeni Düzen Gazetesi’nde özellikle Korgeneral Galip Mendi tarafından yönetilen Sivil Savunma Teşkilatı’na dair yazdığı yazılar oldu. Adada kontrgerillayı örgütleyen SST’nin en son marifeti ise St. Barnabas Müzesi soygunuydu. 14 Mart 1996 akşamı, maskeli ve silahlı yaklaşık 15 kişi ikisi, Beyaz Toros, biri kırmızı Isuzu Jeep, ötekisi Vitara marka olmak 4 sivil araçla müzeye gelmiş ve üç nöbetçiyi saf dışı edip bir odaya kilitledikten sonra “Trilyonlarca liralık ikonaların korunduğu” tarihi müzeye girmişti. İkon müzesi dışında bulunan St. Barnabas’ın mezarı kazılarak 12 basamak aşağıya inilmiş ve aranan her neyse alındıktan sonra müze terk edilmişti. Fazla soru sorunca...Olay çok açıkça askeri bir birlik tarafından yapılmıştı ve Adalı da gazetesinde açıkça failin Sivil Savunma Teşkilatı (SST) olduğunu yazıyordu. Öne sürülen iddialardan biri, 1974 savaşı sırasında binbaşı olan ve sonradan general olarak emekliye ayrılan bir subayın Rumlardan gasp ettiği altın ve mücevherlerin çıkartılıp uçakla Türkiye’ye götürüldüğü yönündeydi. Bir başka iddia ise kayıp St. Barnabas İncilleri’nden birinin çalınmasıydı.Adalı, sorular soruyor, cevaplar istiyordu. Özellikle 23 Mart tarihli yazısı, zehir zemberekti ve artık tehditler gelmeye başlamıştı. Çok sonraları, 2003’te Adalı’nın eşi İlkay Adalı, o günlerde bizzat Galip Mendi’nin Yeni Düzen Gazetesi’ni arayarak tehdit ettiğini iddia edecekti (Haftalık Aktüel dergisi / 24-30 Eylül 2003) Bu arada, ‘tesadüf’ olmalı, Abdullah Çatlı da çeşitli takma isimlerle Kıbrıs’tadır; muhtemelen ünlü Uzi silahıyla birlikte! Ve cinayetBöylece 6 Temmuz gününe gelinir ve Adalı, evinin önünde öldürülür. Ciddi hiçbir araştırma yapılmaz, balistik raporları bile ortada yoktur. Adalı’nın eşi İlkay Adalı’nın açtığı dava sonucu AİHM, 31 Mart 2005’te, cinayet hakkında yeterli ve inandırıcı araştırma yapılmadığı gerekçesiyle Türkiye’yi mahkûm eder. Bu arada aile taciz edilmekte, tehditler sürmektedir. Şu anda Jandarma Genel Komutanı olan Mendi’nin, AİHM yargıçlarına söyledikleri ise çok ilginçtir: “St. Barnabas olayı, Kutlu Adalı Bey’in vefatından yanılmıyorsam üç ya dört ay önce basına yansıyan, size göre bir ‘olay’dı, bana göre bir faaliyetti. (...) Saint Barnabas, o dönem Barış Kuvvetleri Komutanlığı’mızın yaptığı huzura yönelik, teröre yönelik faaliyetlerden bir tanesiydi.” Rahatsız edici bir ses...20 yıl sonra artık birçok şey karanlıktadır. 90’lı yılların faili meçhullerinden biri olarak tarihe geçer Adalı cinayeti. Anlaşıldığı kadarıyla Kontrgerillanın ayağına basmış ve cezalandırılmıştır.Ama belki de onun katledilmesini daha iyi anlamak için 4 Temmuz 1996 tarihli son yazısını da okumak gerekir. Şöyle başlıyordu yazısına Adalı:“Anavatan-Yavruvatan politikasından vazgeçmeliyiz. Bu politikanın ruhunda acındırma vardır, acizlik vardır, sızlanma vardır, dilenme vardır, tembellik vardır, kolaycılık vardır, hazırlopçuluk vardır. Ananın memesindeki sütü, emme basma, tulumba gibi emerek sömürme vardır, muhtaçlık vardır, boyun eğme vardır, şamar vardır, tokat vardır, tekme vardır, baskı vardır, sopa vardır, ama kişilik, kimlik, gurur, onur yoktur.İnsan Anavatan-Yavruvatan politikasına yattı mı politika, siyaset üretemez, kültürü de yok olur, toplumsal yapısı da, kendine özgü yasaları, kuralları, tüzükleri giderek yok olur, Anavatan hukukuna teslim olur. Köylüsünden askerine, manavından memuruna, öğrencisinden öğretmenine, polisinden aşçısına, bakkalından bankacısına, makinistinden işçisine, hacısından hocasına gazetecisinden gazetesine, adi suçlusundan mali suçlusuna devletin yapısı değişir...”Bu kadarı bile yeterince “rahatsız edici”, öyle değil mi?http://www.ozgurgundem1.com/upload/detay/gazete/2016/07%20Temmuz/10/Kutlu_adal%C4%B1_2.jpghttp://www.ozgur-gundem.com/upload/dosya/cache/690x400/36507.jpg http://www.ozgur-gundem.com/haber/172156/beyaz-toroslar-kibristayken Alıntılarda ana kaynak: EkşiSözlük örgütü yayınları www EksiSozluk com/ Istanbul online{(*`..´*)\ {(*`..´*)\ {(*`..´*)\TV Cyprus-Watch Net Channel*Emperyalist Türk diktası, Kıprıs’a çektirmediğini bırakmadı*Özelleştirme politikaları, üretimden koparma ve asimilasyon, eğitim, sağlık ve sosyal hizmetlerde bağımlılık, ambargo ve izolasyon yöntemlerinin yanı sıra medya ve basın sömürüsüyle de Türk devleti, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 1983 yılından bu yana Ada üzerinde yaşayan insanlara çektirmediği bırakmadı. Kültürel yozlaşma ve kimlik sorunu ile burun buruna gelen Kıbrıslı Türkler, Ada’nın kuzeyindeki Türk devleti işgal topraklarında siyasi mücadele verebilecekleri bir platform dahi olmadan günlük yaşantılarına devam ediyor. Her iki toplum içerisinde aktif ve geniş tabana sahip sol örgütler ise 2003 yılından bu yana ortak çalışmalar yürüterek dünyanın ilgisini çekmeye çalışıyor. İki toplumlu sosyal ve kültürel etkinlikler, spor aktiviteleri, iki toplumlu yaşam alanları gibi uzun soluklu çalışmalar ile Kıbrıslılar, 1974 öncesinde olduğu gibi bugün de birlikte yaşayabileceklerini dünyaya kanıtlama çabası içerisindeyken, Türk devleti zaman zaman belgelerle de ortaya çıkan ‘katil, hırsız ve kaçakçıların’ tatil merkezi olarak Ada’nın kuzeyini kullanıyor. Özellikle Ada’da yerli yaşam kültürü içerisinde kumar yadırgansa da, şu anda Türk devletinin yardımlarıyla açılmış durumda. Türk işverenlerinin sahibi olduğu yüzlerce otel ve kumarhane, hafta sonları Türkiye’den Ada’nın kuzeyine giden zenginlerin eğlence merkezi haline gelmiş. Elbette gazinoları Ada’ya getirenler uyuşturucu, silah, kara para ve seks turizmini de getirecek veya getirilmesine göz yumacak. http://www.yeniozgurpolitika.org/wene/news/24094.gifhttp://www.yeniozgurpolitika.org/index.php?rupel=nuce&id=57860 http://www.sendika.org/wp-content/uploads/2014/09/K%C4%B1br%C4%B1s2.jpg Alıntılarda ana kaynak: EkşiSözlük örgütü yayınları www EksiSozluk com/ Istanbul online{(*`..´*)\ {(*`..´*)\ {(*`..´*)\TV Cyprus-Watch Net Channel

yüregim darmadagın sen ben rüzgar misali her bir parçamı bir yerlere savurdun ve ben toplayamıyorum bin parça olan yüregimde hala seni sım sıkı tutuyorummmmm

süper gercekten diline emegine saygı .